Cumartesi, Şubat 11, 2006

Yaşasın Yemek Yemek!

Dün iki kere mutluluğu yaşadım. Tamamen tesadüf eseri gittiğim bir yerin karşısında ay yıldızlı bayrağım dalgalanıyordu. Onu ne kadar özlediğimi anlatamam. Daha da güzeli burası bir Türk restoranıydı. Maceramız da burada başlıyor zaten...

Alice'in Harikalar Diyarı gibi bir yer burası. Zaman mekan kavramı tamamen anlamsız. Türkiye'ye ne kadar uzaklıkta olduğumu bile bilmiyorum ancak karşımda durumların buraya ait olamayacak kadar uzak diyarlardan geldiğine eminim.

Önce evde hazırlanmış ekmek - tereyağı ikilisi ile başlıyorum. Bilen bilir, bundan daha iyi bir iştah açıcı olamaz herhalde. Sonra mercimek çorbası ile devam ediyorum. Baharatı, ekşisi bu kadar mı güzel dengelenir bir yemeğin. Kırmızı mercimek çorbaların kralıdır zannımca.

Sırada acılı ezme, sadece ana yemek gelene kadar. Ana yemek olarak Adana söylemiştik ancak mekanın sahibi, "2 kişisiniz gençler size bir Adana bir de Beyti Sarma yaptırayım, ortadan servis edelim daha iyi olur" deyince, bize de tamam demek düştü.

Adana'nın yanındaki pilav'ı kaşıklarken ayran'ımdan bir yudum daha çektim...

Artık patlama alametleri göstermeye başlamıştım ki, durmam gerektiğini anladım. Sonra acı gerçekle karşılaştım. Henüz baklava yememiştim bile... Hehe, tabiki onu da yedim. Gayet de güzeldi, canım da sağolsun. Vakit kalorileri düşünmek vakti değildi zaten.

Sonra ortamın tek yabancısı, yabancı bir garson bize çay'larımızı getirdi. İnce belli bardakta, kahveci tepsisinde, hem de tepsiyi çevire çevire... Dikkat ettim, kolunda bir de tespih vardı :). Çayımı karıştırırken, çay kaşığının bardakla birlikte çınlamak suretiyle çıkardıkları melodiyi uzun zaman aradan sonra yeniden duydum. Ne kadar çabuk unutmuşum, çayımı karıştırmak bile bir mutlulukmuş.

İşte böyleyken böyle, her maceranın bir sonu olmalı. Bu da burada biter. Bence mutlu sondu. Hiç beklemediğim bir anda karşıma kebapçı çıkması hakikaten muhteşem. İçerideki her milletten insanın da yemeklerini zevkle yemeleri, restoranın işini ne kadar iyi yaptığının ve Türk mutfağının lezzetinin göstergesi.

Hoşçakalın, ve fırsat varken doya doya yemek yiyin!

PS: Vay ben bu yazıyı okudum karnım acıktı, yok bu yazıyı niye yazdın yiyen var yiyemeyen var tepkileri ile gelmeyin bana. Ben görüldüğü üzere "yiyemeyen var" kategorisinde bir adamım, bir kere mutlu oldum onu da paylaştım. Sağlıcakla kalın.

1 yorum:

Ir77 dedi ki...

Ozan, Türkiye'deysen eğer fırsatı değerlendir derim. Git karnını doyur. Eğer benim gibi uzaklardaysan... canımız sağolsun, ne yapalım.