Pazartesi, Mayıs 22, 2006

...23

Doğum günüm kutlu olsun!

Hatırlayan herkese tekrar tekrar teşekkür ederim. :) Beni 3 gün önce hazırladığım, "unutulduk be!" konulu bir yazıyı yayınlamaktan kurtardınız. Ama "yaşlandık be!" konulu bir yazıyı yayınlamaya hala ihtiyacım var.

Hayatımın en radikal "yaşını" geride bıraktım. Neresinden baksam güzeldi aslında. Değişimin kendisi başlı başına güzel zaten. ;) Gelecek yıllar da umarım en az şimdikiler kadar iyi olurlar, tabi daha az yorucu olmaları her zaman tercihimdir. :D

O değil de, ne gerek vardı ki şimdi, büyümesek iyiydi be! :p

Biraz smiley'i bombardımanına maruz kalmış bir yazı oldu ama, artık sizde "doğum günü çocuğunu" maruz görün! :)

Hep birlikte olmak dileğiyle, hoşçakalın.
Ahmet (23) ...


Alakasız bir son not olarak:

The highest morality may prove also to be the highest wisdom when the half-told story comes to be finished. -- Sir Arthur Ignatius Conan Doyle

Perşembe, Mayıs 11, 2006

Zihni Sinir Yetiş!

Konuya direk giriyorum, şöyle bir aparat istiyorum. Yapana müteşekkir olurum, yapanın zengin olacağına da eminim. Hiç bir hak da talep etmem üstelik.

İnsanlar bilmediğim sayıda çok değişik nedenlerden ötürü bazen söylemek istediklerini direk söylemezler. İma etmeye çalışırlar değişik yollardan. Hatırlatıcı, ipucu verici öğeler kullanırlar. (sığ ama öğretici bir örnek : "Yeni araba aldım, haha zenginim koçum senden" yerine "ben bu kadar çok yakan araba görmedim, hehe ne talihsizim. -- Artık eşşek değilsen anlamışsındır, arabam var!") Evet gerçekten cok sığ bir örnek oldu. Şimdi buradan arabayı çıkarın yerine icabında sizi maddi/manevi olarak tatmin edecek bir kaç bir şey bulun. Siz yapmıyor musunuz, size yapmıyorlar mı?

Şimdi sevgili arkadaşım, kızgınım sana. Ben senin ne demek istediğini biliyorum, sen gerçekten ne demek istediğini biliyorsun. Eee, o zaman bu kadar sahteliğe bu oyuna ne gerek var. Üzme beni, gel doğrudan söyle, ne diyeceksen de. Birbirimize saygımızı yitirmeyelim durduk yere. (Diyebilirsiniz ki, sen öyle değil misin. Evet, bende böyleyim maalesef. İnsanoğlu ne kadar sahtekar!)

İnsanların Dolaylı Yoldan Konuşmalarını Engelleyici Procesi : Bir insan dolanbaçlı yollardan bir şeyi ima ederken devreye giren vücuda monteli nano-teknoloji vs. ürünü bir çip kişinin beyin sinyallerini kontrol ederek kişinin söylemek istediğini doğrudan söylemesini sağlar. Bu buluş ile birlikte insanların önündeki iletişim ile ilgili sorunların pek çoğunun çözüleceğine inanılıyor.


Hoşçakalın, saygıyla kalın.

PS: Meşhur soruya erkenden cevap. Kimseyi hedef almıyorum. İnsanlara yazıyorum genel olarak. Tek bir kişi ile derdim olsa gider kendine söylerim, buraya yazmam!

Ne Dinliyorum?

Vakit darlığından çok ihmal ediyorum burayı bu aralar. Başta kendimden, tüm herkesten özür diliyorum...

Aslında uzun zaman olmuştu "Ne Dinliyorum?" bölümü eklemeyeli. Parça parça bakalım.

  1. Ankara'lı bla bla bla lar serisinden, Ankaralı Namık'tan sıkıldım. Kastamonulu Hasan (Hasan Yılmaz) dinliyorum. Bu seriden herhangi birini 10 dk dan uzun dinlemek mümkün değil ama 10 dk da adamı kendine getirip diriltiyorlar bir. Güzel oluyor gerçekten.
  2. Post-modern Müslüm Baba dinlemek ile dinlememek arasındayım. Müslüm Gürses'i daha önce hiç dinlemedim. Bu kadar reklamdan sonra "Aşk Tesadüfleri Sever" albümünü şöyle bir dinledim. Şarkıların orjinalleri hakkında bir fikrim yok ama aranjmanlar nasıl yapılmışsa tüm şarkılar aynı gibi. Müslüm Baba'nın sese ve tempoya göre yavaşlatılmış ağırlaştırılmış... Bence hoş değil. Sadece "Nilüfer" adlı 5. parçanın hoşuma gittiğini söyleyebilirim, güzel hatta söylüyorum işte.
  3. Arkadaşın biri ( E. ) sağolsun bir miktar şarkının Akustik versiyonlarını verdi bana. Kendi küçük akustik şarkılar koleksiyonum 6-7 katına falan çıktı. Böylece bende Alanis Morissette - Hands Clean ve Sheryl Crow - Run Baby Run gibi güzel yorumları dinleme fırsatı buldum.
Şimdilik bunlar var favori playlistlerimde.

Hoşçakalın.

Pazar, Mayıs 07, 2006

Looking for *guest* bloggers

I WANT YOU


Hey, dear friends and fellow readers. Now it is your time to write. To make this place more fun for all of us, we need some post from others. Would you like to consider writing one for me. I would be grateful.

What am I looking for? Anything. Just send me anything that you want me to publish on this blog. I prefer it to be in a "blog" format but still this is not a requirement. Do you want to post only images, that is also okay.

You don't need to know me personally. You are my friend only by reading my blog. You don't need to write long/aesthetic bla bla bla. Just write as you are.

Which language? I would personally prefer Turkish, English or German. However, you can send in any language. Which ever you like most. I would be very happy if it is sth. that Babel Fish can translate.

You can run but you cannot hide.

Yes, I know you are reading this page. I know lots of ppl read this page from many different places. I know you do not like writing comments (excluding H.) but this time make a favor and try writing sth. for me. ( Well, If you do not feel like writing today, you are still welcome to these pages. And if you want to send sth. to me but do not want to it to be published - as some of you did - that is also OK.)

Thank you all.

San Francisco Symphony :)

Hayatımın hoş anları hanesine bir çentik daha attım. SF Senfoni Orkestra'sını canlı canlı izledim. Benim için müthiş bir şeydi. Ne senfoni orkestraları ne de Mozart gerçekte benim duygularımın tamamına seslenmiyorlar. Ama güzeldi yine de...

Neden güzeldi? Bilmiyorum, eğlendim işte... Her hoşuma giden şeye neden bulmama gerek yok ki. Senfoni binası başlı başına güzeldi. Benim gibi şehirlerden ve mimariden hoşlanan biri için ise muhteşemdi. Özellikle konser salonu çok ilginçti. Devasa boyutunun yanında, bence ilginç bir şekilde daha önce gördüğüm bir yere benziyordu. Balkonlarıyla birlikte Star Wars'da cumhuriyet döneminin konsülü desem, ne dersiniz? Bilmiyorum, belki alakası yoktur ama sahne biraz daha havada dursa sanki olur gibi.

Sonra aklıma Metallica & San Francisco Philarmony 'yi dinlemenin ne kadar güzel olacağı geldi. Böyle bir şansım belki hiç olmayacak ama bu şu an bu ikiliden "Star Wars - Imperial March" dinlemem için engel değil.

... Toparlayayım biraz. Belki bir daha hiç gitmeyeceğim o salona; ama bir kere için bile olsa orada olmak güzeldi. Bundan sonrası için belki kendime "yapsam kesin zevk alacağım hoşluklar listesi" gibi bir şey bile hazırlayabilirim. İlk bir kaç hedefim de şöyle olur herhalde : Louvre Müzesini görmek, canlı canlı Şampiyonlar Ligi finali izlemek, Pekin 2008 biraz zor gibi ama, Londra 2012 pek ala listeye eklenebilir.

Sanırım şimdi listemle ilgilenmem gerekiyor. Onun için şimdilik hoşçakalın... :)

Salı, Mayıs 02, 2006

Countdown...



Sonradan gelen düzenleme: Countdown görevini tamamladı. Hem hiç post silmemiş olmak adına, hem de anı olması için burada bırakıyorum. Ama anlam ifade etmiyor...

More Google For Me!

I recently find out that Google offers a personalized homepage. (www.google.com/ig)

It allows you to modify your Google homepage as you wish. The beauty of the system is there are infinitely many modules to use (including 3rd party modules). You can add whatever you like to your page.

Now, my personalized home page allows me to read some RSS feeds (some of my favorite blogs and newspapers). I can see a summary of my GMail inbox. There is a calendar, which works synchronously with my Google Calendar. I have a quick e-mail sending module. My daily horoscope is always there :). I also added a Wikipedia search tool under my Google Search... Yes, if someone sends me a Google Talk message, I can easily respond it. Did I mention about my post-its?

Google is so huge, it offers so many tools and now I can integrate all in one page. I wish I could add more modules w/o slowing down it so much.

Try it, I am sure you will love it. And if you like, you may also add RSS of my blog to your homepage (or to your Google Reader, whichever you like.). Simplest way to do so is to use the link on the side bar.

Google, I don't know are you evil or not but thanks for simplifying my life.