Sevgili Arkadaşlarım, (Tanıdığım/Tanımadığım) Bu Sayfayı Okuyan Herkes, Sevdiğim İnsanlar, ve Beni Seven Herkes;
Sizlerden bir ricam olacak.
Şu anda kendi adıma zorlu bir döneme girmiş durumdayım. Sizden ricam, artık inancınıza göre dualarınızı, iyi niyetlerinizi, pozitif enerjinizi yada her nasıl adlandırıyorsanız olumlu temennilerinizi benden eksik etmemeniz.
Karşılıksız bir şey istediğimin farkındayım ama isteyenin bir yüzü kara dedim ve istedim bir kere. Gerisi size kalmış.
Teşekkürler.
Salı, Ocak 17, 2006
Pazartesi, Ocak 16, 2006
Probabilities and Spam Mails
Let's say, I am receiving new e-mails with Poisson distribution of rate = 'L' (at average) , and probability of an e-mail being non-spam is 'p'. (Assume every event is independent.)
Now calculate, some interesting things:
... ( I am working on the calculations now, please wait for the results.)
For one of my e-mail accounts, I find out that L=4, p=0.05. (I am counting only my Inbox, not including Junk Mail Folder).
Which means, I receive an email every 15 min. and I receive a non-spam email every 5 hour. I have to check my inbox after receiving 90 mails in order to have at least one normal e-mail with probability >%99.
I may expand this list, by giving more "real numbers" but I think even this much is enough to show, the status of my inbox. (This is only for 1 account and I have incountably many e-mail accounts, for different purposes!)
My special thanks goes to all hardworking spammers...
Now calculate, some interesting things:
... ( I am working on the calculations now, please wait for the results.)
- Average time between two non-spam e-mails are : 1/(L * p). (Although, average time between receiving two e-mails is only 1/L )
- I want to see at least 1 non-spam e-mail in my inbox with probability greater than %99. (Say 'n' is the number of unread e-mail in my inbox) Then I have to wait until n > (-2/log(1-p)) (log is base 10.)
For one of my e-mail accounts, I find out that L=4, p=0.05. (I am counting only my Inbox, not including Junk Mail Folder).
Which means, I receive an email every 15 min. and I receive a non-spam email every 5 hour. I have to check my inbox after receiving 90 mails in order to have at least one normal e-mail with probability >%99.
I may expand this list, by giving more "real numbers" but I think even this much is enough to show, the status of my inbox. (This is only for 1 account and I have incountably many e-mail accounts, for different purposes!)
My special thanks goes to all hardworking spammers...
Cumartesi, Ocak 14, 2006
E-Mail Hezeyanları
Bir değil iki değil kaç oldu artık unuttum. Durduk yere bir e-mail gönderiyorum ve her şey saçma sapan bir hal alıyor.
Şöyle bir şey olsun istiyorum,
Artık benim "mood"umu bilgisayarlar nasıl anlayacak onu bilmiyorum. Ama, eğer böyle bir hizmet olursa icabında para bile öderim kullanmak için. Maksat kafam rahat olsun.
E-mail yolu ile saçmalamak ne kadar kolay farkında mısınız? Karşınızda gerçek insan yok nasıl olsa. İstediğini yaz! Oh, be ne güzel iş. Ama olmuyor işte. İki kişi "normal" şekilde karşılıklı iletişim kurarken, hiç bir şey olmasa bile vücut dilleriyle birbirlerine "feedback" verirler. E-mail de öyle bir şey yok. Önce gönder, sonra toplam tepkiyi bekle.
Feedback loop'u olmayan kontrol sistemi gibi bir şey. Ufacık bir hata bile yapsan, çığ etkisi ile büyür, sonunda da gelir başına patlar.
Buradan e-mail ile ilgili herkese çağrımı yinelemek istiyorum. Spam vs. bunlar e-mail'in öncelikli sorunları değil. Öncelikle kullanıcıların kontrolsüz e-maillerine bir çare bulun. Sosyal ve ekonomik olarak bu ikisi karşılaştırıldığında eminim ikincinin daha ciddi olduğuna herkes kanaat getirecektir.
Hoşçakalın.
PS: Ciddi değilim, ama yer yer muzdaripim.
PPS: Kullandığım Türkçe için, elimden özür dilemekten başka bir şey gelmiyor...
Şöyle bir şey olsun istiyorum,
Bilgisayarım, e-mail programım yada servis sağlayıcım artık hangisi olursa... Benim aşırı heyecanlı, sinirli ya da duygusal olarak stabil olmadığım anlarda gönderdiğim e-mailleri hemen iletmesin. Beklesin biraz, mesela 24 saat. Sonra bana sorsun, bak böyle bir şeyler yazdın, göndereyim mi, son kararın mı? Ben de sakin kafayla düşünüp karar vereyim.
Artık benim "mood"umu bilgisayarlar nasıl anlayacak onu bilmiyorum. Ama, eğer böyle bir hizmet olursa icabında para bile öderim kullanmak için. Maksat kafam rahat olsun.
E-mail yolu ile saçmalamak ne kadar kolay farkında mısınız? Karşınızda gerçek insan yok nasıl olsa. İstediğini yaz! Oh, be ne güzel iş. Ama olmuyor işte. İki kişi "normal" şekilde karşılıklı iletişim kurarken, hiç bir şey olmasa bile vücut dilleriyle birbirlerine "feedback" verirler. E-mail de öyle bir şey yok. Önce gönder, sonra toplam tepkiyi bekle.
Feedback loop'u olmayan kontrol sistemi gibi bir şey. Ufacık bir hata bile yapsan, çığ etkisi ile büyür, sonunda da gelir başına patlar.
Buradan e-mail ile ilgili herkese çağrımı yinelemek istiyorum. Spam vs. bunlar e-mail'in öncelikli sorunları değil. Öncelikle kullanıcıların kontrolsüz e-maillerine bir çare bulun. Sosyal ve ekonomik olarak bu ikisi karşılaştırıldığında eminim ikincinin daha ciddi olduğuna herkes kanaat getirecektir.
Hoşçakalın.
PS: Ciddi değilim, ama yer yer muzdaripim.
PPS: Kullandığım Türkçe için, elimden özür dilemekten başka bir şey gelmiyor...
Çarşamba, Ocak 11, 2006
Bayram Mesajı
Bu sefer kısa ve öz,
Sağlıcakla kalın.
Bu blogu okuyan, okumayan herkesin bayramını kutlarım. Mutlu bayramlar dilerim. Bu bayramda birlikte olamadığımız kişilerle umarım nice başka bayramları birlikte geçiririz.
Sağlıcakla kalın.
to my Quals Studying Group
Dear Hattie, Bobby and Emre
Since you were complaining about not being able to read the posts, I decided to write something for you.
First of all, there is nothing interesting in this blog. I am living more or less the same miserable life like many other EEs. So don't worry, you are not missing anything.
Maybe years later, I won't remember anything about quals. However, there is no way that I can forget, Cookie Monster from Bobby, Bobby's -forgotten- Formula, Formula sheets (or notebooks ?) of Hattie (the Manager), 2 Chinese people trying to speak Turkish (and vice versa of course.)
As Bobby said at the beginning of the quarter, we are on the same boat. I wish you good luck in "the exam". And I want to thank you all for all the things we shared.
Wish you all the best.
Ahmet.
PS:Don't forget, we will have a "movie watching group" for the next quarter.
Pazar, Ocak 01, 2006
Hoşgeldin 2006 :)
Adettendir, hemen söyleyeyim. Yeni yılınız kutlu olsun. Cümle kurmakta zorlanabileceğim bir saatte ve bir mooddayım. Onun için ağdalı sözler kullanmayacağım. Dilediğinizce geçsin 2006, nasıl istiyorsanız artık öyle. Ve insanlık için güzel bir yıl olsun. Umudum yok ama, barış getirsin, sağlık ve mutluluk getirsin.
Evimde uzakta geçirdiğim ilk yeni yıl gecesiydi bu. Bu sene ilklerin senesi zaten benim için. Daha öncede içi beni yakar dışı seni yakar durumlarda olmuştum ama bu kadarı yaşamamıştım.
Yeni yıla 5 kişi girdik. Kabul ediyorum güzel muhabbet döndü, ama o kadar. Ben bunu zaten her zaman yapabilirim. Sahanda yumurta ve şarap yanına da cheddar peyniri. Ne olduğunu anlamak bile mümkün değil. Belki de onun için cümleler bu kadar karışık, bu kadar saçma.
Neler kaçırıyorum acaba? Yada "Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor" bilen var mı acaba? Sanmıyorum. Milli Piyango biletim neden yok bu sene. Bir çeyrek bilet için bir tam sayfa dolusu rakamlara bakmanın eşleniği nedir bu dünyada. Bir şeyi diğerine değişmek imkansız. Bir şeyler kazanırken, başka bir yerdende kaybetmek zorundayız. Bunu kabul etmemek sadece yalan dünyada bir başka yalana daha inanmak olur.
Ev olmayan bir yeri eve olabildiğince benzetmek neye yarar. Daha fazla hatıralara ve daha fazla hüzne.
Benim için 2005 çok güzel/verimli bir yıl oldu. 4 senelik emeğim (yada çok daha uzun) karşılığını bir ölçüde aldım. Ama beraberinde de, transient olmasını umduğum, bazı şeyleri kaybettim. Umarım 2006'da benim için 2005 kadar güzel ve mutlu olur. Kendim için sağlık ve başarı da diliyorum. Hep kendim için diliyorum, çok mu bencilim? Belki evet, ama dünya kendi içinde bencil değil mi zaten?
Ne desem boş. Ne şu anda yaşadıklarımdan vazgeçmek istiyorum, ne de eskiden elimden olanların artık orada olmadıklarını kabul etmek istiyorum. İkili delilik dedikleri bu mu acaba? Yine de pişman değilim hayallerimin peşinden koştuğuma. Umarım ileride de böyle düşünürüm.
Daha fazla yazmaya gücüm yok, saat gecenin 2'si, ilk defa 'yalnız' geçirdiğim yılbaşı ve biraz şarap.
Mutluluklar dilerim dostlarım hepinize mutluluklar. Elinizdekilerin kıymetini bilin. Fazlasını aramayın diyemem, daha iyisi her zaman sizi bekliyor olacaktır ama en azından şu an için sizi gerçekten mutlu eden şeyleri bilin ve onlara gerektiği kıymeti verin.
Hoşçakalın, sevgiyle kalın. Mutlu bir yılda birlikte olmak dileğiyle...
Evimde uzakta geçirdiğim ilk yeni yıl gecesiydi bu. Bu sene ilklerin senesi zaten benim için. Daha öncede içi beni yakar dışı seni yakar durumlarda olmuştum ama bu kadarı yaşamamıştım.
Yeni yıla 5 kişi girdik. Kabul ediyorum güzel muhabbet döndü, ama o kadar. Ben bunu zaten her zaman yapabilirim. Sahanda yumurta ve şarap yanına da cheddar peyniri. Ne olduğunu anlamak bile mümkün değil. Belki de onun için cümleler bu kadar karışık, bu kadar saçma.
Neler kaçırıyorum acaba? Yada "Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor" bilen var mı acaba? Sanmıyorum. Milli Piyango biletim neden yok bu sene. Bir çeyrek bilet için bir tam sayfa dolusu rakamlara bakmanın eşleniği nedir bu dünyada. Bir şeyi diğerine değişmek imkansız. Bir şeyler kazanırken, başka bir yerdende kaybetmek zorundayız. Bunu kabul etmemek sadece yalan dünyada bir başka yalana daha inanmak olur.
Ev olmayan bir yeri eve olabildiğince benzetmek neye yarar. Daha fazla hatıralara ve daha fazla hüzne.
Benim için 2005 çok güzel/verimli bir yıl oldu. 4 senelik emeğim (yada çok daha uzun) karşılığını bir ölçüde aldım. Ama beraberinde de, transient olmasını umduğum, bazı şeyleri kaybettim. Umarım 2006'da benim için 2005 kadar güzel ve mutlu olur. Kendim için sağlık ve başarı da diliyorum. Hep kendim için diliyorum, çok mu bencilim? Belki evet, ama dünya kendi içinde bencil değil mi zaten?
Ne desem boş. Ne şu anda yaşadıklarımdan vazgeçmek istiyorum, ne de eskiden elimden olanların artık orada olmadıklarını kabul etmek istiyorum. İkili delilik dedikleri bu mu acaba? Yine de pişman değilim hayallerimin peşinden koştuğuma. Umarım ileride de böyle düşünürüm.
Daha fazla yazmaya gücüm yok, saat gecenin 2'si, ilk defa 'yalnız' geçirdiğim yılbaşı ve biraz şarap.
Mutluluklar dilerim dostlarım hepinize mutluluklar. Elinizdekilerin kıymetini bilin. Fazlasını aramayın diyemem, daha iyisi her zaman sizi bekliyor olacaktır ama en azından şu an için sizi gerçekten mutlu eden şeyleri bilin ve onlara gerektiği kıymeti verin.
Hoşçakalın, sevgiyle kalın. Mutlu bir yılda birlikte olmak dileğiyle...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)