Tekrar Münih'ten sesleniyorum...
Dönüş yolculuğumun 8 saat kadarı bir havaalanının dış hatlar terminalinde geçirmeye zorlanınca ister istemez yaratıcı oluyorum. Blog neyim yazıyorum... Bütün güvenlik kontrollerinden geçtim, ayakkabımı falan x-ray cihazından geçirdim ama değdi doğrusu sonunda priz olan bir yere girebildim.
Prizin var olması da oldukça tesadüf eseri ama neyse, bunu bulamayanlarda olabilir. Güvenlik nedeniyle kola makinesini kapatmışlar, bende onun vakti zamanında kullandığı prizi kullanarak size buradan seslenme şansını yakalayabiliyorum.
Sabahtan beri okumadığım gazete kalmadı, USA Today, International Herald Tribune, Wall Street Journal hatta ve hatta Financial Times Almanya versiyonu. Kabul ediyorum, sonuncuyu yanlışlıkla aldım. Sonrada durumu pek çaktırmamak için 10-15 dakika kadar okuyormuş gibi yaptım. Ama daha önceden dersime çalışıp 3 gazete okumuş olduğum için sadece özel isimleri takip etmek suretiyle haberleri biraz anladım bile diyebilirim. Yok diyemem aslında...
Sırasıyla Kanada, Türkiye ve Ukrayna yolcularının bekleme noktalarında yarımşar saat oturdum. Sosyal gözlem yapmaya çalıştım, yapamadım, olmadı. Ben de fizyolojik gözlem yaptım. En iyi Ukrayna yolcularının beklediği yerde uyunuyor. Kanadalıların beklediği yer ise çok gürültülü...
Son 1 sene içinde oynayıp da veritabanıma kaydettiğim en sevdiğim satranç oyunlarını inceleme fırsatı buldum. (Henüz 24 taneler.) İkisi hariç hepsini ben kazanıyorum, o ikisi de berabere bitiyor. Demek ki kaybettiğim oyunlar için de pek sevdiğim yok, hatta hiç yok. Oyun güzelliği falan hikaye mi yoksa benim için? Bunun üstünde düşünmem lazım.
Neredeyse 12 saat daha yolum var. Ben burada alakasız bir yerde oturmuş bunu yazıyorum. Üstelik şimdi yayınlayamayacağımda. Çünkü burada Vodafone’un wireless'ı var, ama bende onun aboneliği yok. Az önce bir abi de aynı şeyden bana dert yanıyordu, onda Verizone aboneliği varmış ama nafile tabi. Keşke bu işin de roaming gibi bir çözümü olsa. (Bu paragrafta vermiş olduğum tüm kurum isimlerini birbirine karıştırmış olabilir ama işte öyle bir şey…)
Bir ara Türkiye'den 10 dakikalık aralıklar ile telefonlar alıyordum. Turkcell'de fırsattan istifade bana giydiriyordu. 2.4 TL/dak. roaming ücreti mi olur be! Ben vazgeçtim bu wireless roaming işinden, hiç olmasın daha iyi. Buradan huzurlarınızda O2 ve TurkCell'e teasüflerimi iletmek istiyorum.
Sanırım şimdilik bu kadar. Umarım uçak boş olur da rahat rahat yolumuza gideriz temennileri ile hepinize hoşçakalın diyorum.
Münih 14:24 – 27 Eylül
Dönüş yolculuğumun 8 saat kadarı bir havaalanının dış hatlar terminalinde geçirmeye zorlanınca ister istemez yaratıcı oluyorum. Blog neyim yazıyorum... Bütün güvenlik kontrollerinden geçtim, ayakkabımı falan x-ray cihazından geçirdim ama değdi doğrusu sonunda priz olan bir yere girebildim.
Prizin var olması da oldukça tesadüf eseri ama neyse, bunu bulamayanlarda olabilir. Güvenlik nedeniyle kola makinesini kapatmışlar, bende onun vakti zamanında kullandığı prizi kullanarak size buradan seslenme şansını yakalayabiliyorum.
Sabahtan beri okumadığım gazete kalmadı, USA Today, International Herald Tribune, Wall Street Journal hatta ve hatta Financial Times Almanya versiyonu. Kabul ediyorum, sonuncuyu yanlışlıkla aldım. Sonrada durumu pek çaktırmamak için 10-15 dakika kadar okuyormuş gibi yaptım. Ama daha önceden dersime çalışıp 3 gazete okumuş olduğum için sadece özel isimleri takip etmek suretiyle haberleri biraz anladım bile diyebilirim. Yok diyemem aslında...
Sırasıyla Kanada, Türkiye ve Ukrayna yolcularının bekleme noktalarında yarımşar saat oturdum. Sosyal gözlem yapmaya çalıştım, yapamadım, olmadı. Ben de fizyolojik gözlem yaptım. En iyi Ukrayna yolcularının beklediği yerde uyunuyor. Kanadalıların beklediği yer ise çok gürültülü...
Son 1 sene içinde oynayıp da veritabanıma kaydettiğim en sevdiğim satranç oyunlarını inceleme fırsatı buldum. (Henüz 24 taneler.) İkisi hariç hepsini ben kazanıyorum, o ikisi de berabere bitiyor. Demek ki kaybettiğim oyunlar için de pek sevdiğim yok, hatta hiç yok. Oyun güzelliği falan hikaye mi yoksa benim için? Bunun üstünde düşünmem lazım.
Neredeyse 12 saat daha yolum var. Ben burada alakasız bir yerde oturmuş bunu yazıyorum. Üstelik şimdi yayınlayamayacağımda. Çünkü burada Vodafone’un wireless'ı var, ama bende onun aboneliği yok. Az önce bir abi de aynı şeyden bana dert yanıyordu, onda Verizone aboneliği varmış ama nafile tabi. Keşke bu işin de roaming gibi bir çözümü olsa. (Bu paragrafta vermiş olduğum tüm kurum isimlerini birbirine karıştırmış olabilir ama işte öyle bir şey…)
Bir ara Türkiye'den 10 dakikalık aralıklar ile telefonlar alıyordum. Turkcell'de fırsattan istifade bana giydiriyordu. 2.4 TL/dak. roaming ücreti mi olur be! Ben vazgeçtim bu wireless roaming işinden, hiç olmasın daha iyi. Buradan huzurlarınızda O2 ve TurkCell'e teasüflerimi iletmek istiyorum.
Sanırım şimdilik bu kadar. Umarım uçak boş olur da rahat rahat yolumuza gideriz temennileri ile hepinize hoşçakalın diyorum.
Münih 14:24 – 27 Eylül
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder