Merhaba,
Bu blog yazısını şu anda transit geçmekte olduğum "Münşen" den yazıyorum. Her ne kadar internet bağlantı problemlerimden dolayı eve döndükten sonra yayınlayacak olsam da, ...
Yaklaşık on bir buçuk saatlik bir yolcuğun sonunda, ortalama birine göre oldukça dinç sayılırım. Ekonomi sınıfı sendromu yaşamadım pek, oram buram da tutulmadı. Lufthansa servisinden de çoğu zaman olduğu gibi memnun kaldım diyebilirim. Ancak, uçak bir felaketti. Oturduğum koltuk her nedense bir türlü arkaya yaslanmıyordu. Yanımdaki yolcu için de geçerliydi bu. Son dakikada ortama gelen herkes gibi ortanın ortasına mahkumdum ve dahili televizyon/radyo yayını uzun bir süre çalışmadı. Çok dertliyim arkadaşlar bilemezsiniz, Donald Duck gibi süper yeni bir yayını sessiz izlemek zorunda kaldım. Lufthansa neden adam gibi bir şeyler yayınlamıyor acaba? Şehirlerarası otobüslerde bile her türlü VCD eserini izlemiş benim için hoş değil tabi ki bunlar.
Az kalsın gelişim son dakikada 1 gün erteleniyordu. Overbook edilmiş uçak sendromu. Bir gün geç gelip zengin olabilirdim. Ama, sağduyum E. soğukkanlılığını koruyarak benim işimi benim yerime halletti. Zaten haydan gelen huya gider dedim ben de geçtim bu meseleyi, pek üstünde durmadım.
Lufthansa'nın, THY'den ödünç aldığı içeriyi erkek kabin görevlisi dolduralım mantığını da kınadığımı belirtmek istiyorum...
Jet-lag beklediğim gibi oldum sanırsam. Daha kesin bir şey söyleyecek durumda değilim aslında ama galiba oluyorum. Karşımızda Münih yerel saati 7:10 yazarken bize akşam yemeği veren, Münih yerel saati 16:30 gibi de sabah kahvaltısı dağıtan arkadaşlar da işin tuzu biberi oldu. Doğuya doğru bir zaman dilimi daha geçmem gerekiyor hala. Bünyeme sabır diliyorum, başka bir şey değil.
Cep telefonları, ve diz üstü bilgisayarlar hakkında da son yorumlarımı eklemek istiyorum. Bu diz üstü bilgisayarlara boşuna pil koyduklarını düşünüyorum artık. Sadece ağırlık... Bir sene kullandıktan sonra aleti, 45 dakika pil ömrüne mahkumsunuz. Bence biz bunlardan pili direk çıkarıp atalım, yerine dahili adaptör koyalım. Böylece hem ağırlığı azaltmış oluruz hem de taşıdığımız parça sayısını azaltmış oluruz. Adına da Compact Desktop Replacement falan diyebiliriz. Bu son cümlemden sonra isim önermekte iyi olmadığımın farkına vardım. Ama fikir yine de güzel...
Cep telefonlarından da şikayetçiyim. Dünyanın çeşitli yerlerinden alınmış, envai sayıda SIM kartım var. Ama rasgele bir yere gittiğimde telefon edip edememem hala tesadüflere bağlı. Geçen sene Frankfurt’ta çalışan Turkcell hattım, burada inat etmeye başladı. Diğer hatlarımın burada roaming anlaşması olduğundan bile şüpheliyim. Ne diyeyim... Teşekkürler(!)
Sanırım yazacak başka bir şeyim yok. Ankara'ya geldiğimde beni arayıp soran herkesle görüşmek üzere, hoşçakalın.
10 Eylül, 18:42 Münih. 19:42 Ankara 09:42 SF
PS : Sağol E., hem sağduyulu davrandığın hem de beni yolcu ettiğin için.
PPS : Şimdi pistteki uçaklara bakıyorum da, hepsinin 2 motoru var. Ya daha 3 saat yolumuz var… Hani tekniğinden falan anlamam da keşke 4 tane olsalardı, bizim de içimiz rahat etseydi…
Bu blog yazısını şu anda transit geçmekte olduğum "Münşen" den yazıyorum. Her ne kadar internet bağlantı problemlerimden dolayı eve döndükten sonra yayınlayacak olsam da, ...
Yaklaşık on bir buçuk saatlik bir yolcuğun sonunda, ortalama birine göre oldukça dinç sayılırım. Ekonomi sınıfı sendromu yaşamadım pek, oram buram da tutulmadı. Lufthansa servisinden de çoğu zaman olduğu gibi memnun kaldım diyebilirim. Ancak, uçak bir felaketti. Oturduğum koltuk her nedense bir türlü arkaya yaslanmıyordu. Yanımdaki yolcu için de geçerliydi bu. Son dakikada ortama gelen herkes gibi ortanın ortasına mahkumdum ve dahili televizyon/radyo yayını uzun bir süre çalışmadı. Çok dertliyim arkadaşlar bilemezsiniz, Donald Duck gibi süper yeni bir yayını sessiz izlemek zorunda kaldım. Lufthansa neden adam gibi bir şeyler yayınlamıyor acaba? Şehirlerarası otobüslerde bile her türlü VCD eserini izlemiş benim için hoş değil tabi ki bunlar.
Az kalsın gelişim son dakikada 1 gün erteleniyordu. Overbook edilmiş uçak sendromu. Bir gün geç gelip zengin olabilirdim. Ama, sağduyum E. soğukkanlılığını koruyarak benim işimi benim yerime halletti. Zaten haydan gelen huya gider dedim ben de geçtim bu meseleyi, pek üstünde durmadım.
Lufthansa'nın, THY'den ödünç aldığı içeriyi erkek kabin görevlisi dolduralım mantığını da kınadığımı belirtmek istiyorum...
Jet-lag beklediğim gibi oldum sanırsam. Daha kesin bir şey söyleyecek durumda değilim aslında ama galiba oluyorum. Karşımızda Münih yerel saati 7:10 yazarken bize akşam yemeği veren, Münih yerel saati 16:30 gibi de sabah kahvaltısı dağıtan arkadaşlar da işin tuzu biberi oldu. Doğuya doğru bir zaman dilimi daha geçmem gerekiyor hala. Bünyeme sabır diliyorum, başka bir şey değil.
Cep telefonları, ve diz üstü bilgisayarlar hakkında da son yorumlarımı eklemek istiyorum. Bu diz üstü bilgisayarlara boşuna pil koyduklarını düşünüyorum artık. Sadece ağırlık... Bir sene kullandıktan sonra aleti, 45 dakika pil ömrüne mahkumsunuz. Bence biz bunlardan pili direk çıkarıp atalım, yerine dahili adaptör koyalım. Böylece hem ağırlığı azaltmış oluruz hem de taşıdığımız parça sayısını azaltmış oluruz. Adına da Compact Desktop Replacement falan diyebiliriz. Bu son cümlemden sonra isim önermekte iyi olmadığımın farkına vardım. Ama fikir yine de güzel...
Cep telefonlarından da şikayetçiyim. Dünyanın çeşitli yerlerinden alınmış, envai sayıda SIM kartım var. Ama rasgele bir yere gittiğimde telefon edip edememem hala tesadüflere bağlı. Geçen sene Frankfurt’ta çalışan Turkcell hattım, burada inat etmeye başladı. Diğer hatlarımın burada roaming anlaşması olduğundan bile şüpheliyim. Ne diyeyim... Teşekkürler(!)
Sanırım yazacak başka bir şeyim yok. Ankara'ya geldiğimde beni arayıp soran herkesle görüşmek üzere, hoşçakalın.
10 Eylül, 18:42 Münih. 19:42 Ankara 09:42 SF
PS : Sağol E., hem sağduyulu davrandığın hem de beni yolcu ettiğin için.
PPS : Şimdi pistteki uçaklara bakıyorum da, hepsinin 2 motoru var. Ya daha 3 saat yolumuz var… Hani tekniğinden falan anlamam da keşke 4 tane olsalardı, bizim de içimiz rahat etseydi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder