Perşembe, Mart 30, 2006

Yağmurla Barıştık

Uzun yıllar neredeyse kurak denilebilcek bir iklimde yaşadıktan sonra, okyanus civarında yaşamaya çalışmak kolay değil. Fiziksel olarak uyum sağlasam bile bir de işin ruhsal durumu var.

Mesela yağmur. Ankara'da yağmur yağdığın da dışarı çıkmazdım. Bu kadar basit ve net. Yağmur yağdığı zaman sokakların boşalmasını da oldukça normal karşılardım. Sanki, yağmurda eriyeceğim... :) Yağmur da zaten pek can sıkmazdı Ankara'dayken. Yağdığı yağacağı 2 saat, o da en yağmurlu sezonda bile haftada üç beş kere.

Ama burada işler öyle değil. Bir başlıyor yağmaya, en az sekiz saat. Bazen günlerce... Yapacak bir şey yok, yağmurla yaşamaya alışmaktan başka.

Ama dediğim gibi savaş baltalarımızı gömdük yağmurla biz. Teslim olduk birbirimize. Giyiyorum -Ankara'da hiç giymediğim- yağmurluğumu, atlıyorum bisikletime, çıkıyorum yollara. Yağmur da yağıyor kendi halinde. Bazen öyle böyle yağmuyor gerçi, ama rahatsız da etmiyor.

Artık yağmur da erimeyeceğimden eminim. Hem yağmur sonrası toprak kokusunu da sürekli içime çekebiliyorum. Güzel aslında be! Bir de güneş kendini özletmeseydi... Ah! İşte o zaman çok güzel olurdu.

Hiç yorum yok: