Pazar, Nisan 23, 2006

Kaç Kibritiniz Kaldı?

Yalnız bir çocuk vardı ki gelip geçenler onun farkında değillerdi.


Bazı insanlar ne kadar gafiller, anlamak da güçlük çekiyorum. Bir tercih olarak değilse bile göz göre göre yalnızlığı seçenler, böyle olsun isterler mi gerçekten? Gözlerini bir hırs bürümüş ki anlaşılabilir gibi değil zaten...Ama...

Evet, bence aması var. Hayat o kadar karmaşık değil, gerçekler buz gibi ortada aslında. İnsanları bir kere kandırabilirler, ikinci defa göz boyamak oldukça zordur. En fazla ne kadar sabır gösterebilirler ki insanlar bu garibanlara? 3 defa, 5 gün yada bir müddet daha... En uzun süre kendilerini kandırabilirler, ve de öyle yapıyorlar...

Nasıl oluyor anlatayım. Ya da ben hiç anlatmayayım. Andersen anlatmış zamanında hepimizin yerine...

Kibrit birden alev aldı; ... parmaklarını ısıttı. İçi de ısınmıştı. ... Gözleri aleve dikilmiş, düşlere dalmıştı...


Hayatın bütün soğukluğu bir anda bir kibrit alevinde kayboluyor bazıları için. Düşlere dalıyorlar. Bir anda yakaladıkları mutlulukla adeta güçleniyorlar, kırılmaz kabuklarının içine çekiliyorlar. O dakikadan sonra ne kadar kolaydır artık insanları satmak, insanlarla oynamak...

Alevler o kadar uzun dayanmıyor gerçi ama önemli değil. Ne de olsa daha çok kibriti var kibritçi kızların... Kibritler de kaybettikleri arkadaşları gibi bir bir azalıyor ama kimin umurunda...

Derken kibrit sönüverdi. ... o tatlı düşler de sona ermişti. ... Bir kibrit daha yaktı. Bu sırada soğuk bir rüzgar esti. Kız kibrit sönmesin diye, duvardan yana döndü. Öbür elini aleve siper etti.


Herkesin ilk fırsatlarını tepme hakkı vardır. yoksa bile olsun :) . Gözlerini bürüyen sis perdesinden gerçeği göremeyenlerin ise istedikleri kadar hakları vardır. Bırakın özgürce kullansınlar. Biz onların bencilliklerini gördükçe onlardan uzaklaşırız. Onların bir adım atmalarını bekleriz artık. Çok uzakta olduğumuzu kim söyledi. Sadece temkinliyiz, bir adım gerideyiz. Bir an için gerçeği görseler de ikinci kibriti yakmakta gecikmez inatçı olanları. Üstelik bu sefer duvardan yana dönerler... Biz geri durdukça bizden kaçarlar sanki. Üzülüyorum onlar için, doğru yolu bulabilirse keşke...Sırtları bize dönük insanları sevmek ne kadar zordur halbuki.

Kaç kibritin kaldı kibritçi kız? Bilmesen de olur, ne de olsa daha çok kibritin var kibritçi kız... Kibritler de kaçırdığın fırsatlar gibi bir bir azalıyor ama kimin umurunda...

Üçüncü kibrit daha fazla düşler yarattı:Bir yaz gecesi...


Kibritçi kızın son kibritiydi üçüncüsü. Biraz daha uzun dayandı, ama o kadar... Senin kaçıncı kibritin bu hiç düşündün mü? Umarsızca yakarken bir bir kibritlerini. Hiç düşündün mü, bu dünyada gerçek mutluluk nedir diye? Bilir misin, ne ummadığın şeyler mutlu eder insanları?

Uzaktaki güzel günlerin hayalleri mi daha güzeldir hiç senin olmayacak, dokunamayacağın, yoksa başka insanlarla ortak olduğun hayaller mi güzeldir hep elinin tersiyle ittiğin?

Kaç kibritin kaldı artık benim de umurumda değil kibritçi kız... Ama unutma, kibritler de tek tek yitip giden günlerin gibi bir bir azalıyor.

Zavallı kız ısınmak için bütün kibritlerini yakmış dediler... Bu kibritlerin alevinde onun ne düşler gördüğünü bilemezlerdi ki.


Bir gün kaçınılmaz son gelecek hepimiz için...Şimdiden birileriyle hayallerini paylaşman gerek. Yoksa kimseye anlatamazsın, hangi değerler için yaşadın, ne için yaşadın, neydi amacın? Kimse bilmez... Sen kendi sahte mutluluklarında kaybolmuşken, acırlar insanlar sana. Bilemezsin, anlamazsın ancak kızarsın ve kaçarsın. Acırlar insanlar! Yazık değil mi be güzelim sana?

Hoşçakalın.

Notlar:
  1. Andersen'in "Kibritçi Kız" öyküsünu buradan okuyabilirsiniz.
  2. Şimdiden cevap veriyorum. Hayır, bu yazının belirli bir hedefi yok. Genel olarak yazdım. Ama var böyle insanlar, bu da kesin.
  3. Olur da aklınıza bir veya iki isim gelirse bu yazıyı okurken; onların yanına gidin, yalnızlıklarına ortak olun izin verirlerse. ;)
  4. Yorumlarınızı bekliyorum. Her zaman ki gibi, hiç gelmeyecek olan yorumlarınızı. :|
  5. "Masalı tersinden anlamışsın sen!" diyor olabilirsiniz benim için. Hayır öyle değil ama. Sadece istediğim gibi kullandım ben masalı. Hiç bilmeyenler için biraz yanlış aktarmış da olabilirim, ama amacım burada masalı anlatmak değil. Bu hüzünlü öykünün aslını her isteyen yukarıdaki bağlantıdan okuyabilir. Ben sadece gereksiz derecede acıklı bir çocuk öyküsüne nazirelerle süslü bin hayat öyküsü anlatmaya çalıştım! ağır laf oldu...beni aşar (:

Hiç yorum yok: