Başlık çok mu klişe oldu nedir yaw? :D
Her neyse mevzu değil zaten. Yazıyı okuyan herkeste hafif bir akşamdan kalmalık olacağından kimsenin tınacağını zannetmem...
2007'ye nasıl girdim? Eminim merak edenleriniz vardır. Olmadığını bilsem de, anlatmak istiyorum. 2 dk. izin verin lütfen :)
Öncelikle 2006'ya girdiğimden çok daha güzel girdim. Şehre gittik. Şehir meydanındaki kutlamalara katılmaktı amacımız ama çok kalabalık olduğu için vazgeçtik bundan. Tamam itiraf ediyorum, bulamadık kutlamaların olduğu meydanı.
Bar hoping yapmadıysak da semt hoping yaptık diyebilirim. Önce Market St. etrafında turlayıp havayı kokladık. Pek havası yoktu. Saat ise 9 civarıydı. Hem bu kadar evsizin hem de bu kadar zenginliğin aynı yerde olması ise beni germekten başka bir işe yaramıyordu. İnsanların durumu bu kadar kanıksamış olmaları da bu ülkeye özgü bir klasik sanırım...
Sonra Castro St.'e geçtik. Ama sırf meraktan yoksa ne başka bir amacımız ne de acaip bir durumumuz var. Yok yani öyle bir şey, teasüf ederim. Gökkuşağı bayrakları arasında yolun normal tarafına yakın normal bir mekan da akşam yemeğimizi yedik.
Oradan Haight St. tarafına geçtik. Yarım saat civarı park yeri aradıktan ve kısa bir turdan sonra saat 11'i biraz geçe bir bara girebildik. Şarap eşliğinde televizyondan meydandaki gösterileri izledik. Uzaktan da olsa eğlenceliydi. Bu şehrin insanda bir çeşit ait olma duygusu oluşturduğunu itiraf etmeliyim. Saat 12'ye doğru bekleneni yaptık
garip şapkalarımız, düdüklerimiz falan eşliğinde şampanyamızı da içtik. Arkamızdaki ablalar birbirleriyle, abiler de birbirleriyle öpüştü. Bu şehir garip... Sonra biz şarabımıza devam ettik. Sonra da evimize döndük.
Güzeldi velhasıl eğlendim; ama yine de yalnızdık.
Her neyse mevzu değil zaten. Yazıyı okuyan herkeste hafif bir akşamdan kalmalık olacağından kimsenin tınacağını zannetmem...
2007'ye nasıl girdim? Eminim merak edenleriniz vardır. Olmadığını bilsem de, anlatmak istiyorum. 2 dk. izin verin lütfen :)
Öncelikle 2006'ya girdiğimden çok daha güzel girdim. Şehre gittik. Şehir meydanındaki kutlamalara katılmaktı amacımız ama çok kalabalık olduğu için vazgeçtik bundan. Tamam itiraf ediyorum, bulamadık kutlamaların olduğu meydanı.
Bar hoping yapmadıysak da semt hoping yaptık diyebilirim. Önce Market St. etrafında turlayıp havayı kokladık. Pek havası yoktu. Saat ise 9 civarıydı. Hem bu kadar evsizin hem de bu kadar zenginliğin aynı yerde olması ise beni germekten başka bir işe yaramıyordu. İnsanların durumu bu kadar kanıksamış olmaları da bu ülkeye özgü bir klasik sanırım...
Sonra Castro St.'e geçtik. Ama sırf meraktan yoksa ne başka bir amacımız ne de acaip bir durumumuz var. Yok yani öyle bir şey, teasüf ederim. Gökkuşağı bayrakları arasında yolun normal tarafına yakın normal bir mekan da akşam yemeğimizi yedik.
Oradan Haight St. tarafına geçtik. Yarım saat civarı park yeri aradıktan ve kısa bir turdan sonra saat 11'i biraz geçe bir bara girebildik. Şarap eşliğinde televizyondan meydandaki gösterileri izledik. Uzaktan da olsa eğlenceliydi. Bu şehrin insanda bir çeşit ait olma duygusu oluşturduğunu itiraf etmeliyim. Saat 12'ye doğru bekleneni yaptık
beş dörT üÇ iKİ BİR woahhahaaoah
garip şapkalarımız, düdüklerimiz falan eşliğinde şampanyamızı da içtik. Arkamızdaki ablalar birbirleriyle, abiler de birbirleriyle öpüştü. Bu şehir garip... Sonra biz şarabımıza devam ettik. Sonra da evimize döndük.
Güzeldi velhasıl eğlendim; ama yine de yalnızdık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder