Pazartesi, Aralık 31, 2007

Vanilyalı Yoğurt

Böyle şekerli, tatlı tutlu bir şey.. öörgh


Bilenler bilir yemek konusunda hassasım biraz. Yeni tadlara da açık falan değilim. Zaten bir gün içinde sınırlı sayıda yemek yeme hakkım var, onları da bildiğim güzel şeylerden kullanmaktan yanayım. Yeni şeyleri deneyeceğime bildiğim şeyleri adam gibi yerim mottosu ile hareket eden ben kişisinin vanilyalı yoğurtla ne işi olabilir o halde? Yanıt basit: olamaz.

Kendisini yanlışlıkla aldım. Bu memlekette aradığım gibi yoğurt bulmak zor. Yoğurt dediğin ismin yalın halinde güzel olan bir şey. İçine ıvır zıvır niye koyuyorlar hiç anlamıyorum. Ben bunu rafta gördüm ve niyeyse bir an için gözüme çok sade gözüktü. Hatta beyaz bir kutusu bile vardı. O kadar sade ve güzel gözüküyordu ki ben yoğurt bittikten sonra o kabı atmamaya bile karar vermiştim. İçine haşlanmış patates falan koyacaktım. Koleksiyona katacaktım ben onu! Bu saf ve temiz görünüşün altında sakladığı vanilyayı göremedim ben.. Bu yanlışlıklar zincirinin ilk halkası oldu.

Duruma eve döndüğümde de uyanmadım. Orada fark etsem kendisini bu sefer başka bir koleksiyona katabilirdim. Buzdolabımda altı aydan uzun süredir duran nesneler gibi mesela... Olabilecek en son anda fark ettim durumu, ağzıma aldıktan sonra! Tam yemek yapmışım böyle salçalı falan, ekmek banmışım, soğan kırmış onu yemişim ve son hamle vanilyalı yoğurt! Hiç güzel bir tercih değil bence.

İstemeden de olsa yeni bir şey denemiştim ve bu beni hiç mutlu etmemişti. Bu olayın üstüne yemeğime devam edebilecek kadar zevksiz biri olmadığımdan akşam yemeği için ayırdığım günün prime timeını düşünmeye ayırdım. Bu yoğurt ne için üretilmiş olabilir? Çok kolay olmadı bir cevap bulmak. Ama tatlı bir tadı olduğu düşünüp aslında tatlı olarak üretilmiş olabileceğine karar verdim.

Her neyse, daha sonra kendisini akşamları yemek üstüne yedim bir kaç kere. Mesela şu anda yiyorum, güzel be aslında... Hiç fena değil. Demek ki her şeyin bir yeri ve zamanı varmış. Bu sonuca varabildiğim için çok zeki olduğumu bile düşündüm bir an için. Ama bu da vanilyalı yoğurt gibi bir yanılsamadan ibaret!

Sağlıcakla kalın..

PS: Burası çok önemli. Hatta bence tamamen yeni bir yazı konusu. Sütlü tatlılar. Bu memlekette en büyük eksiklik bu. Bence bu tatlıların birazını tatsalar yoğurdu berbat etmeyi bırakırlar. Her neyse, bir önceki yazımda belirttiğim üzere geçen hafta E. 'yi ziyaret ettim. Onunla bayram dolayısıyla bir yere yemeğe gittik. Orada uzun bir aradan sonra kazan dibi yedim. Kendisi en sevdiğim tatlıdır desem yalan olmaz. Üstelik oldukça iyiydi. Uzak muzak ama sırf o tatlı için bile arada bir gitmeye değer. Yaklaşık 200 km'den bahsettiğimi hatırlayınca birden kendimi çok obur hissettim!..

Çarşamba, Aralık 26, 2007

Return of the Karpuz

Yazılarıma uzun bir aradan sonra kaldığım yerden devam ediyorum. Evime de kısa bir bayram tatili arasından sonra geri geldim. Neden ara verdiğimden çok devam etmem önemli bence. O halde hemen başlayalım...

Eve döndüğümde beni tek bekleyenin yalnızlığım olduğunu sanmıştım. Yanılmışım. Listeye açlığında eklenmesi gerekiyordu. Çünkü tatil günüydü ve dışarıda açık bir tek dükkan bile yoktu. Evde ekmek yoktu, üstelik hava da soğuktu.

Tek Tek

Sorunların tek tek çözülmesi gerekiyordu. Sobayı yakarak başladım. Yani soba olsa yakardım tabi yada üşenirdim emin değilim. Klimayı çalıştırdım ben. Soba olsa üstünde kestane de pişirebilirdim. Aslında tavada da pişirebilirim. Kestanenin kendisi olmayınca bunlar o kadar da mühim sorunlar değil aslında. Gerçi bugün olanlardan sonra emin değilim bir şeyin varlığı mı daha kötü yoksa yokluğu mu? Aman yine de ben kestane alayım, canım çekti resmen. Yaparım sobada çıtır çıtır...

Karnımı doyurmak da zor olmadı yani. Ev o kadar da boş değildi. Sucuk, lavaş, zeytin ve kaşar peyniri vardı ki adam olana yeter de artar bile. Ayrıca yeni bir yemek geliştirdim, tarifini not düşmek açısından yazmak istiyorum:
  1. Sucukları dilim dilim yap tavada kızart.
  2. Bir kaç kalın dilim kaşar doğra, tavadaki yağa batırılmış lavaşın arasına 1-2 dilim koy.
  3. Bunu mikrodalgada 10 saniye çevir.
  4. Bunun arasına tavadaki sucuklardan bir miktar at, geri kapat.
  5. 20 saniye daha çevir. Kaşar erimediyse biraz daha çevir.
Budur yani. Tavsiye ederim, oldukça güzel oluyor. Burada karışık tosttan esinlendiğimi itiraf etmeliyim. Ama ondan bile iyi oluyor gerçekten. Bir de tahin-pekmez ile birlikte servis ederseniz tadından yenmez.

Karnımı doyurmanın verdiği enerjiyle çamaşıra da giriştim. Ne var ne yok yıkıyorum yani, her şey yolunda keyifler tıkırında.

Tek sorun mutfağın tabanına biraz bir şey dökülmüş siliyorum onu. 10 dk. sonra aynı şey yine orada yine siliyorum ama bu sefer biraz işkilleniyorum da yani. 10 dk. sonra aynı şey yine orada... Böyle sarımsı kötü kokan bir sıvı, acaba nedir nedir nedir? Sıvının geldiğinden şüphelendiğim dolabın kapağını açıyorum.

İlk tepki: hasss, hasss, hasss, hasss****r!

Welcome to my destiny


Yine ben, yine bir mutfak faciası... Dolabın dibinde 2 parmak kalınlığında sıvı, dolapta da yok yok... Sprite'lar mı patladı limonatalar mı? Ne oldu acaba? Ayrıca dolap dolap değil parti malzemeleri mahzeni. Şişe, şişe, şişe, şişe karpuz! Evet karpuz. Yani karpuzmuş. Ben onu dolaptan çıkarırken fark ettim, çok yaşlanmış çökmüş epey. Yarısından çoğu yok. Buhar olup uçmamış, sıvı olup ortalığı batırmış. Kendisiyle çok anılarımız vardı aslında. Bu eve taşındığımızdan beri orada kendisi. Ben onu Haziran ayında falan almıştım galiba, emin değilim. Evimizin adeta bir ferdiydi o, çok üzgünüm ama sinirliyim de! Bu evin hali ne olacak?!

Şans eseri çok alakasız bir yerde bir rulo kağıt havlu bulmam dışında güzel bir olay yok. O da olmasa yandık, her yer kapalı. Bir yandan da çamaşırlar kurutma makinesinde, aklım da onlarda. Neyse yaklaşık bir saat süren zorlu bir çalışmayla temizledim. Limitsiz sıvı, limitli kağıt havlu olmasına rağmen. Üstüm başım battı bir yandan. Hayır işin acı yanı tam çamaşır yıkarken olmaz ki ya. Daha yeni boşalttım kirli sepetini hop yeni malzemeler geldi. Bir sonraki çamaşır kim bilir ne zaman yıkanır, en azından 1 ayı var.

Bu temizleme süresince aklıma gelen gelmeyen herkese sağlam küfür ettim. Bazıları daha çok nasiplerini aldılar ama hiç pişman değilim. Hala kokusu geçmedi. Bir ton çamaşır suyu döktüm, sildim, dolabın kapısını açık bıraktım yok bana mısın demiyor. Yarına koku azalır diye umuyorum.

Bölüm IX : Süvariler ve Buzdolabı

Masal gibi oldu ama gerçek biraz. Süper kahramanım K. yetişti. Daha önce kendisi mutfağı adam etmeme yardım etmişti. Karpuz vakasının üstüne buzdolabını temizlemek için ısrar ediyor. Savul gaddar buzdolabı artık son anların bunlar. Yalnız da değilim ayrıca ulan, destek hemen yetişti! Soğuk da yok artık! Karşımda son kalan bela pislik!

Buzdolabında olduğunu bildiğim fakat uzun zamandır kendilerini göremediğim şeyler arasında, yaklaşık Haziran'da aldığım bir ananas, Temmuz civarı almış olduğum bir miktar limon da var. Uzatmaya gerek yok, buzdolabını temizlemek yaklaşık bir saat ve 3 adet büyük boy çöp torbası aldı. Son kullanma tarihi geçmiş bir sürü ıvır zıvır, onlarca boş yada boşa yakın torba vs. vs. O kadar çok şey çıktı ki, abartısız çöp poşetini taşımakta zorluk çektim. Zaten uzun zamandır aklımı kurcalıyordu, nasıl olur da koca koca ailelere yeten bir buzdolabı sadece ve sadece iki kişiye yetmez diye. Cevabı hep birlikte bulmuş olduk. Olur da sorarlarsa bir bilgi yarışmasında falan verecek cevabım var.

Günün sonunda evin temiz olduğunu söyleyebilirim. Gerçi sinir bozucu ve yorucu bir gündü orası ayrı. Bunu böyle korumak lazım yoksa felaket oluyor yani. Bu lafı söylediğimi annem duysa çok şaşırırdı herhalde. Ama bugün aklıma o da çok geldi. Ben bu yaptıklarımın yarısını evde yapsam bana ne yapardı acaba? Sonum hayırlı olmazdı eminim. Karpuzla birlikte çöpe bile atılabilirdim.

Neyse bu seferlik, artık olmuş bir kere deyip; dersimizi alıp yolumuza devam ediyoruz. Ama bir daha böyle olursa başta kendim tüm sorumluları tek tek yakalar cezalandırırım. Bugün çok güzel bir ceza yöntemi geliştirdim de onu kullanırım. Çürümüş karpuz suyu koklatmak. Böyle bir koku olamaz, olmamalı! Tek problem üretmesi aylar alıyor...

Sevgilerim ve temiz günler temiz evler dileklerimle!

PS:
  1. K. kardeşime tekrar tekrar teşekkürler. Bu kadar yardımı kimse yapmazdı.
  2. E. bu olaylar olurken burada olmaman tamamen senin şansın, ama şansın dönmek üzere! Çekirge bir zıplar, iki zıplar... :p
  3. Bayramınız kutlu olsun. Beni evinde misafir eden diğer E. 'ye teşekkürlerimi iletiyorum. Sayesinde dinler arası hoşgörü yolunda bir adım daha attım :) Tüm dinlerin tüm bayramları kutlu olsun.
  4. Yazı hayatıma(!) dönmemin en önemli sebebi M. ye verdiğim söz. Kendisine içinde bulunduğu dönemde kolaylıklar diliyorum. Ben buradan, olabildiğince ve her zaman destekçisiyim. May the force be with you...
  5. Bu kadar uzun bir aradan sonra bile bu sayfaya göz atan ve ve bu yazıyı buraya kadar okuyan herkese de tek tek saygılarımı sunarım.